Bok, kibarca kaka, bir cogumuzun her gun elledigi, bircogumuzun da suyla geciştirdigi, tuvalet kağıdına bulaşmayana dek suladıgı olağan bir objedir. Ama nedense bok hep bir rahatsızlık unsuru olagelmistir. Bagırsaklarımızda yer işgal ettigi sürece rahatsızlık verdiği dogru olsa da çıkarken çok büyük bir rahatlamaya yol açtıığ da bir gerçektir. Ne kadar kudretli olduğunu teyit edebilmek için, sifonu çekmeden once yaptigi işe bakanlarımızın sayısı az da değildir hani. Şöyle kol gibi bir dev kaka kendisini icinden çıkarana güven verir. Biliriz ki ishal olduğumuz günlerde, ya da mulayim kaka zamanlarında kendimizi huzursuz, güvensiz hissederiz. bütün günümüz sıkıntı içinde geçer. Halbuki sabah evden çıkmadan şöyle tumturakli bir kaka üretebilmiş birinin keyfine diyecek yoktur. Gün boyu kaka yapmıyacağı açıktır, geleceği berraktır, işine iyi konsantre olur ve verimi artar Bir mülayim bağırsak ise insanı her vakit rahatsız eder, yer yer gaz çıkacakmış hissi verip yoklar, yer yer tuvalete gidip eli boş dönmelere neden olur... Bu noktada değinmeden geçemeyeceğim bir husus da eli boş dönenlerin hiçbir şey bir gıdım dışkı bile çıkarmamış olmalarına rağmen popolarını temizlemeleridir... Bir ümit, acaba bir şey cıkmış olabilir mi diye bakarlar. Gün bu tedirginlik ve sıkıntı ile geçer rahatlatıcı olduğu sanılan koca karı önerileri ile iyice gerilen mulayim bağırsak, eve geri dönüş esnasında isyan eder ve büyük rahatlamadan önceki son dakikaları zehir eder ve geri dönüşü zaruri kilar. Evin kapısından girişle kaka yapmak neredeyse eş zamanlı olarak başlar. Kişi donunu indirirken olay başlamıştır bile... ve daha oturağa oturmadan, oturmaya neredeyse bir karış mesafe kalmışken tek bir atış olur ve oturuşla birlikte işlem sona erer. Tamamı bir kaç saniye sürmeyen bu atış, takdire şayan bir dışkının fışkırışından cok, yoğun gaz cıkışlarıyla bezenmiş bir tersine havai fişek gösterisini andırır. Sıkıntılı geçen günün ardından, kişi, böyle bir gösteriyi hak etmiştir... ne var ki, genel zihniyet bu şaşalı gösterinin de değerini bilemez. uzun lafın kısası, yaşamımızın her dakikasında hissettiğimiz bu değerli nesneyi boş veremeyiz, göz ardı edemeyiz.
Kaka Çeşitleri:
Hayalet Kaka: Kaka yaptığımızı zannedip de tuvalete baktığımızda göremedigimiz kaka türü
Temiz Kaka: Kaka yaptıktan sonra tuvalette gördüğümüz ama popomuza bulaşmayan kaka
İkinci dalga: Tam kaka yapıp ayağa kalkmışken daha kakamız olduğunu anlamamıza neden olan kaka
Anaconda: O kadar uzundur ki, tuvalet fırçasıyla parçalara ayırmadan sifonu çekmeye korkarsınız. (Çünkü sifondan gelen su anacondaya çarpıp her tarafa sıçrayabilir)
Ah keşke kakası: Bu kaka popomuzdan çıkmamakta ısrar eder ve uzun süre oturmamıza ve bir kaç kere gaz çıkarmış olmamıza rağmen içimizde kalır. Kabızlıkla yakından alakası olsa da kabız olmadığımız durumlarda da bu kakadan üretebiliriz.
Komando kaka: Popomuzu temizlerken, popomuzun kenarına asılı kalarak düşmemeyi başarmiş olan oldukca büyük kaka parçasına verilen isim.
Buzul kaka: Yarısı suyun içinde yarısı da suyun dışında duran kaka
Simge kaka: Popmuzdan yavaş yavaş çıkar ve yayıla yayıla serilir. Kalkıp baktığımızda kesin bir harfe ya da simgeye benzetiriz....
Rüyalarımızın Kakası: Uzun süreli kabızlıktan sonra hayal edeceğimiz kaka ceşidi.
Gökkuşağı Kakası: Çeşit ceşit renkte meyve sebze vs.yi yedikten sonra iyi sinderemeden kaka yaparsak oluşacak olan kaka
Unutmayalım ki herkes kaka yapar sokakta yürürken gördüğümuz insanlar...Aaa ne kadar güzel dediğimiz hatunlar.Herkes kakasını yapar ama bunu saklarlar neden? Kaka yapmak her insanın bir ihtiyacı.sokak ortasında yürürken benim karnım acıktı diyebiliolar ama kakam geldi su lokantaya giriyimde kakamı yapıyım demiyolar, sokak ortasında.kakamızı saklamamalıyız diger insanlardan kakalarımızı birlestirip yeni bir güç yaratmalıyız.....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder